Hayal gücü ve yaratıcılık, bilgiden daha önemlidir. Bilginin sınırı var, ama hayal gücü tüm evreni kucaklar...
A. Einstein

30 Aralık 2010 Perşembe

~♥♥Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ♥♥~Mutlu Yıllar~♥♥Ƹ̵̡Ӝ̵̨̄Ʒ♥♥~

Bu yazıyı okuyan kişi, evet sen, yeni yılın kutlu olsun. Ağacın altındaki hediyelerden istediğini alabilirsin :) 2011 yılı öyle güzellikler getirsin ki sana, bu ağacın pırıltısı gibi, günlerin ışıl ışıl geçsin...
Herkese Sevgiler...
Mutlu Yıllar...


23 Aralık 2010 Perşembe

Şanslı mıyım Neyim?

Ne kadar şanslıyım ben...
Sevgili Biyaşımadahagirdim'in ikinci yaşı için düzenlediği çekilişe katılmıştım geçenlerde. Ben öyle çekilişlere  fazla katılan biri değilim ama bu yastığı görünce, çok hoşuma gitmişti. Çekiliş sonuçlandı ama bana çıkmadı.  ByDG (bu onun kısaltması, hem yazması daha kolay:)) çekilişi babasına çektirmiş. Kendisi çekse kimi çekeceğini merak ederek, öylesine bir kez daha çektiğinde benim adım çıkmış :) Böylece ben de ikinci talihli oluvermişim. 
Doğum günümü de takip edip, hatırlayan arkadaşım, bana adresimi istediğini belirten bir e posta attığında, çok şaşırdım, çok sevindim. Çok sevindim, çünkü yaptığı herşeyi çok beğeniyorum...
O kadar ince düşünerek hazırlamış ki pakedini, kimseyi unutmamış. Oğluma, üzerinde Volkan'ın baş harfinin olduğu bir kalemlik, kızıma, kurdelelerden hazırladığı ve her yere yakışacak bir broş, ki biz onu ya tac ya da toka yapacağız :) Bana esprili bir göz bandı hazırlamış. Hoş notuyla birlikte, bunları üzerine peri çizdiği bir zarfa koyup, aşağıda fotoğrafı olan nefis leblebi çeşitleriyle birlikte göndermiş.
Çok teşekkür ediyorum Biyaşımadahagirdim...

Bu broş için hain planlarım var :) Kızımı kandırıp, ortak kullanmayı teklif edeceğim :) Notunun ve zarfın üzerindeki çıkarmaları da Lara'ya vereceğim. Koleksiyon yapıyor da kendisi.


 Siz fotoğrafla yetineceksiniz artık, ama hepsi göründüğü kadar nefis inanın. Sanırım en son paketi  çocuklar okuldan gelmeden saklayacağım :) Eşim de mutlu olacak bunları görünce.

Not-1'e cevap: Eline sağlık, ben bu kadar bile dikemiyorum, fermuarı da kendi de gayet güzel.
Not-2'ye cevap: Broşu görünce benim de aklıma ilk gelen şeydi, toka veya taca iliştirmek. Çok beğendim çok...
Not-3'e cevap: Uyku gözlüğümü çok sevdim. Ben de bundan örnek alabilirim. 1nolu ablaya selamlar.

Sevgiler ByDG...
İyi ki bu blogu açmışım, ne güzel insanlar tanıyorum..

20 Aralık 2010 Pazartesi

Proje Ödevi (Sayı Tablosu)

Bir önceki yazımda, hazırlık aşamaları sırasında gördüğünüz fasülyeler bunlar. Kızımın proje ödevi için sıraya girdiler. Onluklar ve birlikler olarak yan yana dizilip, sayı tablosu oluşturdular.

Kızım her birinin üzerine, sabırla ve zevkle gülen suratlar çizdi. Hatta ben, ona göstermek için ilkini elime alıp çizdiğimde, "anne ben yapmayacak mıyım, bu benim ödevim" dedi. Nasıl mutlu oldum anlatamam :) Çünkü oğlum genelde son dakika haber verir, deyim yerindeyse; iki ayağımızı bir pabuca sokardı.

Bu tarz ödevlerin çocukların el becerilerini geliştirme ve konuyu kavrama açısından çok önemli olduğu kesin. Lara da, bu ödevi yaparken hem eğlendi, hem öğrendi.

Kullanılan malzemeler: 
Evde beğenilmediği için yenilmeyen fasülyeler :)
Asetat kalemi,
Renkli karton,
Yapıştırıcı,
Cetvel ve kurşun kalem.
Ha, az kalsın unutuyordum, bir de bunları yapacak iki minik el :)

18 Aralık 2010 Cumartesi

Nazar Boncuklu Kırmızı Kurdele

Anne ve babaların en mutlu olduğu anlardan biridir herhalde, çocuklarının başarılarını görmek. İşte o zamanlardan birini de biz yaşıyoruz bu günlerde... Birinci sınıfa giden kızım, kırmızı kurdele aldı. Bunun anlamını bilmeyen yoktur herhalde ama yine de yazayım. Kızım da artık bir okur yazar... 
Emeğimin karşılığını aldığım için, iki kat mutluyum ben :) Seninle gurur duyuyorum kızım ve seni çok seviyorum. 
Harçlıkları hazırlayın, anneanne, babaanne, dede... :)
Öğretmenine de sonsuz teşekkürler, emeği, sabrı ve içtenliği için...


 Peki kızım burada fasülyelerle, ciddi ciddi ne yapıyor dersiniz. Proje ödevini hazırlıyor :) Bitince payalşacağım sizlerle... 

12 Aralık 2010 Pazar

Dekoratif Kase

Bu mdf kaseyi yeni yıl hediyesi olarak yaptım. O yüzden de kardeşimin evinin dekorasyonunu düşünerek çalıştım. Uyumlu olması için siyah beyaz peçete kullandım. İkea'da gezerken bu peçeteyi görünce, çok sevindim ve hemen aldım bir tane.

En zor aşaması sanırım peçeteleri kesmekti. Fakat ben sabırlı bir insan olduğumdan :) desenlerin detaylarına girerek kestim. Peçetenin zemini beyaz olduğu için düz bir şekilde de kesebilirdim aslında. Fakat hiç sıkılmadım. Nasıl dizayn edeceğime karar vermeden önce, kare parçadan bir sürü kesmiştim. Onları da başka bir projede değerlendirmek için sakladım.
Küçük bir de püf noktası vereyim. Peçeteler üç katlı, fakat biz tek katını kullanacağımızdan dolayı, kesmeden önce peçetelerin katlarını birbirinden ayırıp sonra tekrar aynı yeden üst üste koyup kesersek, daha sonradan küçük parçaların katlarını ayırmak kolaylaşıyor. Bunu da Ece'den öğrenmiştim :)

Objeyi üç kat boyadım. İlk katı boyadıktan sonra zımparalayıp, iki kat daha boyadım. Her boyama aşamasından sonra kurumasını bekledim.
Peçetelerin yerlerini ayarladıktan sonra, peçete tutkalımı bulamadığım için, dekopaj tutkalıyla yapıştırdım. Fırçayı ortaya koyup, dışa doğru hareketlerle üzerine sürdüm tutkalı. Bu işlemi çok fazla tekrarlamamak gerekiyor. Çünkü peçete ıslandığından dolayı yırtılabiliyor. Başıma geldi ondan söylüyorum :)
Kuruduktan sonra, üzerine tekrar bir kat daha tutkal sürdüm. Böylece peçeteyi verniğe karşı korumaya almış oldum.

En son işlem olarak da, su bazlı vernik ile iki kat vernikledim. Bir kat vernikledikten sonra, kurumaya bıraktım. Daha sonra ikinci kat verniğini sürdüm. O da kuruyunca, dışı için de aynı işlemi tekrarladım. Dışını verniklerken, kolaylık olması için, bir bardağı ters çevirip, üzerinde vernikledim. 

Bir çok hatası da var farkındayım. Mesela, fırça izi kaldı, kenarlarında verniğin fazlalığı kaldı, fırçam ıslak olduğu için sanırım ilk başta kabarcıklar oldu ama hemen kurulayınca onu hallettim ve verniklemeden önce, temizlemeyi unuttuğumdan, tozları da vernikledim :) Neyse ki hediyenin sahibi yabancı değil :) Bunları siz dikkat edin, aynı hatalara düşmeyin diye yazdım. Ama hediyenin sahibi de öğrendi şimdi :)



 Hediye hazırlamaya devam ediyorum ama biraz ağır gidiyor. Umarım yetişir, yoksa yılbaşından sonra hediye edebileceğim sahiplerine. 
Hava çok soğuk. Dün biraz kar yağdı, gece de devam eder zannettim ama durmuş kar yağışı. Sabah, kalkar kalkmaz pencereye koşup, perdeyi açtım. Bembeyaz bir manzara bekliyordum ama olmadı :( Bugün bir ara güneş açtı. Kasenin vernikli hallerini de o ara çektim zaten. Babaannem böyle soğuk ama güneşli havalar için "kar topluyor" derdi. Bir de, "kar tanelerinin her birini bir melek indiriyor, o yüzden hiç biri birbirine çarpmıyor"  derdi. Nur içinde yat babaanneciğim...
Lapa lapa kar yağsa da izlesek... 
Herkese mutlu bir hafta diliyorum.

 

2 Aralık 2010 Perşembe

Ece'nin Göz Nuru

Ece Aymer bugün TRT1'de Göz Nuru programındaydı. Programdan daha önce de haberdardım ,fakat ilkdefa oturup, baştan sona izledim. Ece zaten şahaneydi. Onun sıcaklığı, Güldem Hanım'ı da etkilemiş olacak ki, espiriler havada uçuştu. Ece yine çok güzel şeyler gösterdi ve çok güzel anlattı. İki saat boyunca doya doya izledim ve "keşke sürekli çıksa programa" demekten kendimi alamadım. Ne diyelim, belki olur... 
Peki ben bu fotoğrafları neden çektim? Sevgili Fidoş'um, kendisi yapamayacağı için bu sefer paparazilik görevini bana verdi :) Ben de yerine getirmeye çalıştım. Arada Ece konuşurken izlemeye dalsam da, birçok güzel fotoğraf yakalamayı başardım. İzleyemeyenlere de fikir olur belki. Buyrun bakalım fotoğraflarla sizi baş başa bırakıyorum.

25 Kasım 2010 Perşembe

Şeker Pembe Bere-Babet Takımı ve Hediye Paketi

Bu şeker pembesi bere ve babet takımını bir minişe hediye olarak ördüm. Kendisine hediye ettiğimde henüz annesinin karnında idi. Sanırım artık dünyaya gelmiş ve önümüzdeki soğuk havalarda kullanacak hale gelmiştir. 

Bu berenin anlatımını daha önce anlattığı buradaki yazımda bulabilirsiniz.

Babetler ise tamemen uyduruk. Çok güzel bebek patikleri ören arkadaşlar var. Sakın benimkilere bakıp gülmesinler :) Elimden bu kadarı geldi.

Beredeki çiçeği dikerken altına, yakma çiçeklerde kullandığım dairelerden koydum.
Hediye paketimin de özel olmasını istedim. Eşime çıkarttırdığım dekopaj kağıdı vardı evde. Boyutu biraz büyük çıkarttırdığı için, kullanamamıştım. Hediye paketlemek için güzel bir fikir olduğunu düşündüm. Bittiğinde de yanılmadığımı anladım. Yapımı çok kolay ama açıklaması aşağıda.

  1. Önce kağıdı nereden yapıştıracağımı ayarladım.
  2. Sonra rulo yapıp yapıştırdım.
  3. Elde ettiğim rulonun yanlarından hafifçe bastırıp yassı hale getirdim.
  4. Daha sonra da açıkta kalan kısımları sırayla içe doğru kıvırıp yapıştırdım. Bir kenarı yaptıktan sonra, hediyemi ve notumu içine yerleştirip, diğer kenarı da kıvırdım.


 En son olarak da rafya ve çiçekle süsleyip sahibine gönderdim. Aslında elimde organze kurdele olsaydı onu kullanacaktım, ama yoktu.
Aslında bu takımı geçen sene, kızımın anaokulunda bebek bekleyen bir öğretmenine örmüştüm.  Taslak olarak kaydedip unutmuşum.
Daha sonra çok beğendiğini belirten bir not aldım kendisinden. Bu da beni çok mutlu etti.

Bu aralar bir tembelliktir gidiyor, hadi hayırlısı. Her sabah, bir takım planlarla kalkıyorum yataktan ama gün bittiğinde, planlarımın sadece düşüncede kaldığını fark ediyorum. Üzülüyorum. Birileri beni okuyup üflesin, belki iyi gelir :) Anneeeee... :)


24 Kasım 2010 Çarşamba

24.Kasım


Çocuklarım
Yoklama defterinden tanımadım sizi,
Benim haylaz çocuklarım
Sınıfın en devamsızını
Bir sinema dönüşü tanıdım
Koltuğunda satılmamış gazeteler
Dumanlı bir salonda
Kendime göre karsılarken aksamı
Nane sekeri uzattı en tembeliniz
Götürmek istedi küfesinde
Elimdeki ıspanak demetini
En dalgını sınıfın.

RIFAT ILGAZ


Ailemizdeki öğretmenlerden biri olan sevgili Özlem (eşimin kardeşi) paylaşmış bugün bu şiiri. Önce onun ve tanıdığım tanımadığım bütün öğretmenlerin gününü kutluyorum. 


15 Kasım 2010 Pazartesi

Bayram Gibi Bayramlar...

Bu bayram biz yine, büyüklerimizden uzak kaldık. Her ne kadar bir arada olamasak da, kalplarimiz birlikte... Bayramda yalnız olsak da, çocuklarımıza bayramı bayram gibi yaşatmaya çalışacağız. İstanbul'daki akrabalarımızı ziyaret edeceğiz. Çocuklarımızın şeker toplamasına, üstelik topladıkları şeker ve çikolataların hepsini bitirmelerine izin vereceğiz. Bayram harçlıklarını biriktirecekler. Sık sık çıkartıp sayacaklar. Hatta ne alacaklarına dair, hayaller kurup, planlar yapacaklar. 
Hazırlıklar bu günden başlayacak. Bayram temizliği bititirilecek, çocuklara evi dağıtmamaları tembih edilecek. Akşamdan kıyafetler hazırlanıp, banyolar yapılacak. Banyo yapmak istemeyen çocuk olursa, bize de küçüklüğümüzde söylendiği gibi, "arife günü banyo yaparsan, boyun uzar" denilecek :) Bayram yemeklerini saymıyorum. Yine bu bayram da tatlılar, börekler yapılacak ama mümkünse yenilmeyecek...

Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, daha nice bayramları, sevdiklerinizle birlikte yaşamanızı dilerim.
Sevgiler...


11 Kasım 2010 Perşembe

Öylesine...



İçimden Geldiği Gibi

Sen;
Ben istemeden,
Hiçbir şey yapmıyorsun.
Bir mektup yazıp,
Atmıyorsun.
Ya da...
Gece yarısı,
Çalsa telefonlarım;
Seni daha çok severim,
Biliyor musun?
Sen ben istemeden,
Hiçbir şey yapmıyorsun.
Benim yazdığım gibi yazmalı;
Benim aradığım gibi aramalısın beni.
Bir yanın hep eksik olmalı.
O yanını benimle tamamlamalısın.
Benim sevmekten anladiğim bu.
Sen ben istemeden hiçbir şey yapmıyorsun.
Dün gece kaç kez çaldı telefonların;
Ya yoktun , ya uyuyordun.
Farketmez, anlıyor musun?
Sen,
Ben istemeden,
Hiçbir şey,
Yapmıyorsun.

Kayahan Acar

Eşim yine seyahatte.   Bu aralar böyle... Ben de ilgisizliğe dayanamayan bir tip olduğumdan sanırım, eskiden de sevdiğim bu şiiri hatırladım bugün. 


9 Kasım 2010 Salı

Tığ İşi Bebek Yeleği

Geçenlerde kuzenimle eşinin bebekleri oldu. Annem tabi boş durur mu, hemen birşeyler örmeye başladı.

Bu beyaz yeleğin modelini bir tanıdığımızdan bulduk. Aslında bu annemin model olarak kullandığı yelek :) Annem kendi ördüğünü yanında Samsun'a götürdüğünden, ben de örnek yeleğin fotoğrafını kullanıyorum. Bu yelek tığ ile örülüyor. Boyundan başlanıyor ve arttırılarak aşağıya doğru örülüyor. Kol kısmı ayrıldıktan sonra, yeterli uzunluğa gelene kadar örülmeye devam ediliyor. Yelek yanımda olsa sayılarını da yazardım ama sadece fotoğrafları var elimde :)

Farklı şekillerde de süslenebilir. Burada kurdeleler büzdürülerek süslenmiş.




 Annem bir yelek daha örmüştü. Onu görünce bu çok sade, dedim. Annem de, al süsle o zaman dedi. Beyaz kurdeleden fiyonklar yapıp üzerine dikmiştim ama fotoğraflamayı unutmuşum.  Ben çok unutkan oldum galiba...
Bu yeleğin modelini çok beğendim. Çok da kolay, sadece trabzan yapılıyor. Denemek istediğim modeller arasında yerini aldı bile. Eline sağlık anneciğim. Güle güle kullan Eylül'cüm... Benim de başka başka sürprizlerim olacak sana. Ah bir de şu tembellikten kurtulsam :( Ya da bir gün otuz saat olsa, ya da bir hafta on gün falan olsa :) Tamam tamam, ben en iyisi erken kalkmayı öğreneyim :)

Not: Fotoğraflara tıklayarak büyütebilir, örneği daha net görebilirsiniz.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...